ŞİMDİ FIRTINA KOPARIYORUZ
Okullarda
“Andımız” kaldırıldı diye şimdi bir bardak suda fırtına koparıyoruz.
Daha
önce neredeydik?
Andımızı
yıllarca, papağan gibi söyledik durduk. Ondaki anlamı beyinlerimize
yerleştirebildik mi? Uygulayabildik mi?
Kendimize
özgü eğitim sistemi üreteceğimize, Atatürk öldükten çok kısa süre sonra bu konuda adeta ABD’ye teslim olmadık mı?
Atatürk
inkılaplarına, O’nun ilkelerine ve ilerici görüşlerine sahip çıktık mı? O’nu
birazcık olsun anlamaya, O’nun gibi düşünmeye yanaştık mı?
“Türk,
övün, çalış güven!” dedi. Övünmesini iyi biliriz de, çalışmasını bildik mi? O, bu ülkeye, bu vatana
tüm imkânsızlıklara rağmen çok büyük değerler kattı. Uygar ülkeler seviyesine
erişmek için; “Ordular ilk hedefiniz Akdeniz” örneğinde olduğu gibi bize nice
yollar gösterdi. O yolları görebildik mi, o yollardan gidebildik mi?
Ülkeyi
yönetenler; vatan ve ulus çıkarları
yerine kişisel ve partisel çıkarlar uğruna, nice maddi ve manevi değerleri
ayaklar altına almadılar mı? Her devirde demokrasi masallarıyla milleti
kandırmadılar mı?
Türk
insanı cesurdur, dürüsttür, mertdir, doğrucudur, yalan söylemez. Tarih böyle
yazıyor. Ama o eskidenmiş desek yeridir.
Tarihte
kapitülasyonları yaşamış ve onlardan ders almamış insanların evlatları, torunları
olarak ezeli düşmanlarımızdan aldıkları ağır borçlarla, ülkemizi hamile
bırakmadılar mı? Sonra da onların birçok isteğine boyun eğmediler mi?
Dünya
Bankasına, IMF’ye olan borçlarımızı ödeyemez durumda kalmadık mı ?
Zengin
Türkiye’nin yeraltı ve yerüstü değerlerini kendi ellerimizle, kendi öz sermayemizle
işletmekten aciz insanlar durumuna düşürülmedik mi? O kaynakların değerini
bilip, sahip çıkabildik mi?
Avrupa
ülkeleri ile gümrük anlaşması yaparak, onların mallarına gümrük vergisiz kucak
açmadık mı? Peki biz onlardan harıl harıl mal alırken, onlara ne satabildik, ne
kadar satabildik? Alım satım (ithalat-ihracat) arasında hiç denge kurabildik
mi? Hiç açığı kapatabildik mi? Hayır.
Ey
Türk Ulusu !
Zaman
geç de olsa “Andımız” a söylem olarak değil, gerçek bağlamda hep birlikte sahip
çıkalım. Hedeflerimizi tam anlamıyla ortaya koyalım.
Başta
Batının boynumuza geçirdiği, günden güne kalınlaşan sermaye zinciri olmak üzere
tüm zincirlerden kurtulmaya çalışalım.
Türk
insanı zekidir. Kafasını isterse çok iyi kullanabilir.
Ve…
İstiklal Savaşında olduğu gibi elbirliği ile her şeyin üstesinden gelebilir.
Bunun için çok şeye ihtiyaç yok. Yeter ki, isteyelim ve birlikte hareket
edelim.
Sözlerimi
şimdilik aşağıdaki şiirimle bitiriyorum.
A T
A M
Dünyaya
rehber oldun,
Uykudan
göremedik.
Hep sözle
dedik durduk,
İzinden
yürümedik.
“İleri” dedin
hep bize,
“Dünya
gelmeli dize”…
Mahcup olduk
biz size,
Hedefe
varamadık.
Ne sanayi, ne
tarım,
İşler hep
kaldı yarım,
Nerde köklü
yatırım?
Şaşkınız,
bilemedik.
Ekonomi
tekliyor,
“İmdat” diye
bekliyor,
Dayanıyor,
çökmüyor,
Bir dümen
veremedik.
Devletin malı
deniz,
Sanki sahip
değiliz,
Sömürüldük
daim biz,
İnanın
,edemedik…
Nerde gerçek
eğitim?
Gençliğin
kaldı yetim,
Yolumuz oldu
çetin,
Biz çağa
eremedik.
Başlardan
gitmez duman,
Zaman,
maddeci zaman,
Aman
vermiyor, aman
Bir candan
gülemedik.
Rahatın yok
yerinde,
Üzüntün çok
derinde,
ATAM! Yine
görün de,
Gelelim
kendimize…
Bir türlü
gelemedik.
İsmail KARA
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder