HİSSETMEK
Etrafta olandan, bitenden anlamalı,
hissetmeli insan!
Bir falcı kadar olmasa da, ileride neler
olabileceğini bilmeli.
Yaşanan olayların akışını irdelemeli.
Yağmur yağarken yere inen damlacıklar,
aşağılara doğru akarken büyür, büyür, büyürler. Sel olurlar. Seller birleşir
yel olur, alıp götürürler önlerine gelen her şeyi, tam bir afet olabilirler.
Suyun akışını izlemeli insan!
Sen görmezsen, sen vurdum duymaz
olursan, sen anlamazsan; birgün gelir gösterirler, anlatırlar.
Pişman olursun. Pişmanlık da fayda
etmez. Perişan olursun. Eğilirsin, bükülürsün, yıkılırsın.
Önceden hissedersen, olasılıkları
kavrarsan; suyun akışına yön vermen mümkün olabilir. Önlersin selin zararlarını…
Ben söylüyorum, yazıyorum bunları da,
peki yapabiliyor muyum?
Maalesef! Çoğu kez yapamadım.
Fazlasıyla hoşgörülü oldum. Affettim.
Bu yüzden de çok çektim, çok…
Arkadaşım Dr.Şemsettin Küzeci bana
yıllar önce, bir Hollanda öz deyişini hatırlattı; “Bir eşek aynı çukura iki kere düşmez”.
Ama ben, çok düştüm kardeş!
“Yetmişlere gelmiş yaşım,
Birçok şeyi
geç anlamışım.
Düşündüm ki,
halâ
Eşek bile
olamamışım”
Bir söz geldi şimdi aklıma; “Tahsil cehaleti giderir, eşeklik baki
kalır”. Demek ki, bende de baki kalan bir şeyler var.
Her ne olursa olsun, insan özeleştiride
bulunmalı bazen…
“Eğitim,
insanlara iyi ve doğru düşünmeyi öğretir”.
İyi ve doğru düşünmeyi öğrenememişsek,
ya kendimizde bir eksiklik olmuştur ya da eğitimde…
Akşamın hafif karanlığında ya da
gündüzleyin kaldırımda yürürken, bir aracın altında bir kedi görüyorum. Bana
şöyle bir bakıyor ve sonra işine devam ediyor. Çünkü, benden zarar
gelmeyeceğini o içgüdüsüyle hissediyor. Köpeklerde de aynı durumu gözlemledim.
Hayvanlar böyle bir hissiyata sahipken,
biz hissetmede aklımıza rağmen, neden başarılı olamıyoruz?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder