23 Haziran 2013 Pazar

Kadınlarımızın Bugünkü Yeri

KADINLARIMIZIN BUGÜNKÜ YERİ
İsmail KARA
            Ulu Önder Atatürk; Kadınlarımız erkeklerden daha çok aydın, daha çok kültürlü, daha fazla bilgili olmaya mecburdurlar. Eğer gerçekten milletin anası olmak istiyorlarsa böyle olmalıdırlar” demiştir.
            Dünyada ilk defa kadınlara seçme ve seçilme özgürlüğü, yine Atatürk zamanında yasal hale getirilmiştir. Nitekim 1935 de yapılan milletvekili seçimlerinde TBMM’ne ilk defa 18 kadın milletvekili seçilmiştir. Toplam vekil sayısı ise 395’di.
            Daha sonraki bazı seçimlerde TBMM’ne 3-4 kadın milletvekilinin girdiği dönemler de olmuştur. 1950 ve 1961 seçimlerinde 3’er, 1954 ve 1977 seçimlerinde 4’er kadın milletvekili seçilmiştir.  
            2011 seçimlerinde milletvekili sayısı 550 dir ve 78’i kadındır. Bu sayı üstelik , geçmişte yapılan diğer seçimlere göre bir rekordur. Kadınlarımızın siyasal alandaki yerinde 1935 lerden bu yana önemli bir değişiklik olmamıştır. Nitekim,” 2010 Birleşmiş Milletler ve Parlamentolar Arası Birlik Raporu” na göre Türkiye, kadınların meclislerdeki milletvekili olarak temsili sıralamasında 187 ülke içinde 109.sıradadır.
            Dünya ülkeleri içinde ilk defa Türkiye’de 1934 yılında kadınlara seçme ve seçilme özgürlüğü verilecek, hem de bugün en gerilerde yer alacaksınız. Aykırı bir durum…
            Diğer alanlarda da kadınlarımıza lâyık oldukları değer verilmemiş (kadınlarımızın daha çok aydın, daha çok kültürlü, daha fazla bilgili olmaları sağlanmamış), üstelik engellenmişlerdir. “Kız evlat değil mi okuyup da ne olacak” şeklindeki zihniyetlerin önüne geçilememiştir.
           İş hayatımız açısından konuya bakarsak, kadın girişimci ve işletmeci sayısı da oldukça azdır.
           Ulu Önder Atatürk’ün bir başka sözü de şöyledir; “Türk kadını cesurdur, gözüpektir. Hiçbir özellikte erkekten ayrı değildir”.
           Bence Türk erkeği, kadınını iyi tanımamış; ona lâyık olduğu değeri vermemiştir. Kadını adeta çocuk doğurma, ev ve tarla işleri robotu gibi değerlendirmiştir. Kadının toplumsal ve sosyal hayattaki yerine genellikle hor bakmış, küçümsemiştir. “Saçı uzun, aklı kısa ne anlar?” gibi yakıştırmada bulunmuştur.
           Dünyaca ünlü yazar Shakespeare (1564-1616) ise yaşadığı ta o devirde; Bütün kadınlar bir dereceye kadar muhayyileleriyle şair, kalpleriyle melek, kafalarıyla diplomattır” demiştir. Fakat, bir atasözümüz var ya hani; “Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az”.
            Aynaya böyle kısaca baktığımızda, kadınlarımızın bugünkü yerinin iç açıcı olduğunu söylemek mümkün değildir.