28 Ocak 2012 Cumartesi

Uşaklık


UŞAKLIĞI ÖĞRETEMEDİM

    İngiliz Kralı VIII. Edward Atatürk’ü ziyarete gelmişti. Dolmabahçe Sarayında bir ziyafet veriliyordu. Masa baştan başa yemeklerle donatılmıştı. Yemeğe başladıktan biraz sonra garsonlardan biri yemek getirirken kayıp düştü, yemekler etrafa saçıldı. Bunu gören Atatürk Krala dönerek;
    “Bu millete her şeyi öğrettim, uşaklığı öğretemedim” dedi.
    Ey Büyük Atatürk!
    Senin öğretemediğin uşaklığı elin oğlu bir kısım kişilere öyle öğretti ki; hem de tam öğretti ve ülkemizin tepesine getirdi.  Ve onlar şimdi, emperyalist milletlerin uşakları, hatta bırak uşaklığı, adete kuklası oldular, maşası oldular.
    Kendi ülkesindeki sorunları çözmekten aciz bu insanlar ki, aldıkları emirlerle dünyaya düzen vermeye  çalışıyorlar. Libya, Mısır, Suriye, İran vb. ülkelerin  işlerine karışıyorlar.
Neden mi? “BOP Eş Başkanlığı” görevini yürütüyorlar.
    Ey Büyük Atatürk!
    Sen bugünleri tahmin ediyordun; “İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler” demiştin. 2000’li yıllarda değindiğin hususta bunu aynen sağladılar. “Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş” değil henüz ama “Bütün tersaneleri” ne satın alınmak suretiyle girilmiştir. “Bütün orduları dağıtılmış” da değil, fakat bunu da yapmaya çalışıyorlar. “Bütün bu şeraitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet dalâlet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri, şahsî menfaatlerini müstevlilerin siyasî emelleriyle tevhit edebilirler” demiştin. Yukarıda da değindiğim gibi bu da gerçekleşti. “Millet fakr-ü zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir” dedin. Bu henüz olmadı ama, bu gidişle aynen olacaktır.
   Bize şunu sormayın sakın, “Peki sizler nerdesiniz, ne yapıyorsunuz?”.
   “Biz izindeyiz (yani tatildeyiz). Biz uykudayız. Daha doğrusu, çoğunluğumuz uykuda, hatta baygın yatmaktayız” diye cevap vermekten başka çarem yoktur.
   Bütün bu olumsuzluklardan kurtulmak için “Muhtaç olduğumuz kudret, damarlarımızdaki asil kanda mevcuttur” buna inanıyorum. Çünkü, bir kısmımızın damarlarındaki kan belki değişikliğe uğratıldı ama çoğunluğun damarlarındaki kan sağlamca duruyor. Tek çaremiz kalıyor;   
    UYANMAK, UYANMAK YA DA AYILMAK!
    
    İsmail KARA

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder